MİMARİ SANATLAR

Babil’in Asma Bahçeleri

Babil'in asma bahçeleri

Babil’in asma bahçeleri bilindiği gibi halen gizemini korurken. Babil’in asma bahçeleri dünyanın yedi harikasından biri olarak günümüzde de birçok mimar, sanat tarihçi tarafından kabul edilmekte.

Mezopotamya’nın kalbinde olan ve Babil’in sırları ile dolu olan Bahçelerin, mimarisini, sanatsal çalışmalarını, peyzaj çalışmalarını biliyor muyuz? Gizemini ne kadar korusa da ortada olan bir şey var ki halen gün yüzüne çıkmak için can atıyor.

Harika bir mimari kent, harika sanatsal bir çalışma ve peyzaj örneklerinin ender rastlanır çalışmaları. İşte bunlar yeterince merak uyandırmasına karşın. Bir kent mimari olarak nasıl ele alınmış, ne gibi çalışmalar yapılmışta. Halen çoğu araştırmacı için kent dokusunun bu kadar güzel ve şaşırtıcı olması bizleri de şaşırtıyor.

2600 yılından buyana yapılmış en ender çalışmaları ve mimarisi ile şaşırtan bir kent, istilanın ardından kurulan Babil kenti Irak sınırları içerisinde Arap yarım adasından gelen istilacıların kurmuş olduğu eşsiz yapıları ve bahçeleri ile bir kent.

Babil Fırat nehrinin her iki yakasına kurulmuş ve her yeri surlarla çevrili bir kentti. Kentin içerisine getirilen kanallar, sulama yolları, yapılarda çalışılan mozaikler bu eşsiz mimari anlatır dildeydi.

BABİL KENTİ Babil’in asma bahçeleri

Asurlular tarafından uzun bir süre boyunca yönetilmiş ve Nebukadnezar iktidara gelene kadarda Asurluların yönetiminde kalmış bir kentti. Kente kral olarak gelir gelmez ilk işi Babil’i eski güzel günlerine döndürmek için tüm çalışmaları başlatmış bir kraldı. Şehirde bulunan en güzel eserler, mimari yapılar, peyzaj çalışmalarının tamamı onun döneminde başlamıştır. Bu döneme en çok izini bırakan yapı, Babil sarayı ve Babil kulesiydi. Tamamen kerpiçten yapılmış olan bu yapılar eşsiz mimarisi ile şaşırtmaya devam ediyordu.

Babil kulesi Tanrı Marduk’a verilmiş olan bir ziggurat tapınağıydı.

Babil’in asma bahçeleri ÖNEMLİ NOTLAR

İŞTAR KAPISI

Ölçü olarak 12 m’lik bir kapıydı. Şehrin ana girişinde bulunurdu. Bereket, sevgi, savaş ve şehvet tanrısı olarak bilinen İştar’a adanarak yapılmıştı.

Yapılan yapının duvarlarına diğer tanrılara saygı duymak için çeşitli işlemeler ve figürler yapılmıştı. Bu yapılan figürler, Adad ve Babil’in baş tanrısı olan Marduk’a saygı göstermek için aslan, boğa, ejderha ve yaban öküzü motifleri ve figürleri eklenmişti.

Yapısal detayı olarak kapının üst kısımları mazgallıdır bunun amacı da her biri birer ziggurat olduğu anlamına gelir. Kapının yemen yanından tören yolu adı verilen yüksek tuğla duvarlı bir yol başlar bu duvarların yapılması sanırım, gelen misafirlerin ve dışarıdan gelenlerin hemen yönlendirilmesi için olsa gerek.

İştar kapısında gördüğümüz kemer sistemi o zamana kadar yapılmamış ve mimaride hızlı bir ilerlemenin ürünü olarak karşımıza çıkar. Buda bizlere gösteriyor ki mimaride gerçekten ileri seviye de bir çalışma ürünün verilmeye başladığı.

Yuvarlak kemerin yükü iki dikey desteğe verilerek yük zemine iletilmiştir. Kemerin her iki tarafı kıvrımlı iki sütunla bağlantı olarak kiriş şeklinde çalışma yapmaktadır.

İştar kapısı ne yazık ki talandan ve istiladan dolayı, şuanda Berlin de bir müze de sergilenmektedir. Sömürge mantığında olan insanların istediklerini yapabildikleri dönemlerde yer değiştirmiş olan kapı halen Berlin de sergilenmektedir.

SIRLAMA YÖNTEMİ

Sırlama yöntemi, kilden yapılmış nesneleri su geçirmez hale getirmek için kullanılan bilimsel bir tekniktir. Sır yapımı genellikle toprak mineral pigmentlerin su ile karışımıyla elde edilen ve bu esnada renk verilebilen bir karışımdı. Bu sayede birlikte yakılması ile kil tuğlalara sıkıca yapışmış olan, cama benzeyen ve kaygan bir cila ortaya çıkıyordu. Bu sayede yapıda istenilen bölgelerde ve renklerde uygulamalar yapılarak sırlama yöntemi uygulanıyordu.

BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ’NİN SIRLARI

2. NEBUKAZDNEZAR’ın BABİL’i tüm diğer şehirlerden daha güzel yapmak için vermiş olduğu çalışmaların ürünü olarak görmemiz bizi yanıltmaz. Yapıların çatıları, yapay sulama sistemi ile şehrin sulama sistemleri olarak yapay bir şekilde çalışan sistemler olarak görmekte bizi şaşırtmaz. Bahçelerin tamamına saray içerisinden erişile biliniyordu. Mezopotamya halende olduğu gibi her zaman kural ve çöl ikliminde olan bir yapıya sahipti. Bu durumdan dolayı da sürekli bahçeleri sulamak ve daha sağlıklı bir bitki örtüsü yaratmak için sürekli sulamak gerekiyordu. Kil görünümlü kentin sulama kanalları sayesinde ve çatıda bulunan depolardan sürekli sulanan kil görünümlü ve her yerinden yeşilin fışkırdığı alan, çölde yemyeşil bir kentin bizlere izlerini sunuyordu.

Bu eşsiz düşünce ve tasarım sayesinde kent sürekli sulama sistemleri ile yeşil kalmış, aynı zamanda kentin içerisinde sürekli su sistemin olması da hem mimari açıdan hem de yaşam alanı açısından eşsiz bir çekicilik yaratmıştır.

Ardından Perslilerin kenti talan etmesi ve Mezopotamya uygarlıklarını ele geçirmesi ile kentte ki bir çok alan son bulmuş ve uzun yıllar ayakta kalamamasının sebebi de her şeyin kerpiçten yapılmış olması. Ayrıca sürekli bir arkeolojik kazı yapılma isteği olsa da, bölge sürekli savaş alanı olduğu için bu durum kimse tarafından istenmemektedir.

BİZDEN SİZE YORUMLAR

Mezopotamya, mısır ve yunan kültürleri her zaman insanlığın ilgisini çekmiştir. Yapısal formları ve düşünceleri ile bizlere ışık tutan bugün ki matematik, mimari, sanat, felsefe alanında ki tüm gelişmelerin en önemli katkıları bu dönem içerisinde yeşermiş ve yerini almıştır. Her bir ilim ve ilerleme bir sonraki gücün onu örnek alarak ilerlemesi ile ortaya çıkmıştır. Bu gün sulama düşüncesi olan barajların ilk adımı bu küçük adımlar ile harika yapıların ortaya çıkması ile olmuştur. İnsanlık kaderi boyunca hep merak etmiştir. Merak ettiği hayatı da her zaman yaşamıştır.

Bizler toplumların ve kültürlerin birer parçası olarak, bu gün Anadolu da bile eşsiz yaşantıların, eşsiz coğrafyanın verdiği güzellikler ile yaşayan insanlarız. Her bir yerinden sanat ve tarih kokusu olan eşsiz yapılara sahibiz. Siz değerli dostlarıma en çok ricam mümkün olduğu kadar daha çok Anadolu’yu gezin ve coğrafi olarak her bir karışını inceleyin. Mimarlığın ve sanatın beşiği Anadolu’dur.

Yapıların her iklime göre değişik ve farklı tasarımlar ile yapılması. Her çalışmanın her zaman bir önceki yapı grubundan daha üstün çalışmaların meyvesi olması. Bilim, sanat, mimarlık, adına eşsiz çalışmaların olduğu bir coğrafya. Bu yüzden her kıvılcım Anadolu’dan yeşermiştir.

DÜZENLER

https://santiyegunlugu.xyz/

https://www.facebook.com/santiye.adam

Exit mobile version