Roma ve Yunan yapıları örneklerini incelediğimiz de. Yunan ve Roma yapıları bir birlerinin tamamlayıcısı rolündedir. Yunan yapıları mimarinin ve estetiğin konu alınarak yapıldığını görürken, Roma yapılarının da teknoloji ile harmanlanması sonucu eşsiz ve büyük yapılara ulaşıldığını görmekteyiz.
Bu iki toplumun yapılarını coğrafi açıdan ve etkileşimleri açısından birbirinden asla ayıramayız.
Roma yapıları Yunan yapılarının mimari tasarım ve estetikliğini konu almış. Aynı zamanda bunların gelişmesi için de çok fazla teknoloji kullanmıştır. Bağlayıcı malzemelerin geliştirilmesi sayesinde büyük yapıların yapılmasına ön ayak olmuşlardır. Roma yapılarını incelediğimiz de yapılarda gördüğümüz sütun ve motiflerin Yunan yapılarını andırdığını görürüz.
Romalılar mühendisi ettikleri yapılarda, mühendislik ve inşaat teknolojisinde liman işletmesi, yapılarının uzun ömürlü kalmasını sağlamışlardır. Avrupa ve dünya mimarisinin iki başlangıç noktası, bu binalarda ortaya çıkıp çıkıp, bileşiminde.
https://www.facebook.com/santiye.gunlugu.7
Roma ve Yunan Yapıları Türk Devletlerine Etkileri
Bizler Türk toplumu olarak göçer yaşayan, toplumdan kalıcı yapılara geçtiğimiz zaman Anadolu da hem Yunan hem de Roma yapılarının inşaat ve taş işleme sistemlerinden faydalandığımızı görürüz. Bu esinlenme kendi yapı tarzlarımızı ortaya çıkarsa da teknoloji açısından bizler yani Anadolu Mimar ve Mühendislerini de etkilemiştir.
Osmanlı yapılarında ve Selçuklu yapılarında görülen taş işleme sanatının doğuş noktası da bu iki toplumun birbiri ile etkileşime girmesi sonucu ortaya çıkmıştır.
ROMA VE YUNAN YAPILARIN DÜNYADA Kİ ETKİLERİ
Roma yapılarının en büyük etkisini hatta Amerika Birleşelik Devletlerinde Başkanlık Sarayında görebiliriz. Roma yapılarının birer bir örneği gibi yapılmıştır. Dünyada bir çok devlet ve yapıda bu özellikleri halen görüyoruz.
Romalıların en etkili fikirleri bence betonu bulmaları olmuştur. O zaman beton en modern icat olarak ele alına bilir. Romalılar hızlı büyüyen bir imparatorluk olduğu için, en hızlı ve en süratli yapıların yapılması için yeni teknolojileri bulmaları gerekiyordu. Bunun içinde yapılarda hızlı donan bir harca ihtiyaçları vardı. Bu harcı da çalışmalarının ve denemelerin neticesinde buldular.
Üniversite araştırma ödevlerimden olan puzzolanik çimentonun buluşunu yine Romalıların geliştirmiş olduğu, volkanik tüf ve kirecin karışımından yapılan bir tür hızlı donma etkisi olan puzzolanik çimentoyu keşfetmişlerdir. Günümüz de halen kullanımına devam edilmektedir. Genellikle tarihi yapıların restorasyonun da kullanılır.
Anadolu coğrafyasında kullanılan horasan harcından daha hızlı donduğu fakat Mimar Sinan yapılarında da bu tür çimentodan etkilenilerek yapıların bağlayıcılığı kireç bazlı malzemeler ile geliştirilerek daha sağlamlaştırılması sağlanmıştır.
Romalılar, Yunanlılardan esinlendikleri yapı mimarilerini, mühendislik ve inşaat tekniklerini kullanarak geliştirmeyi başardılar.
Bu geliştirme sayesinde Büyük yapılar, köprüler ve kamu yapıları bu tekniklerin ve inşaat teknolojisinin daha hızlı gelişmesiyle sağlandı. Günümüz de ki birçok yapının ilk adımlarını atan Romalılar, imparatorluğun tüm kamusal ve geçilemeyen nehirlerin üzerine kurulan köprülerin uzun ömürlü olmasını sağladılar.
Günümüz yapılarını incelediğimiz zaman, hem Yunan, hem Roma yapılarının tekniklerinin geliştirilmesi ile modern yapıların yapıldığını görüyoruz.
Neden bu konulara girdiğimi açıklarsam, tarihte gelişme sağlayan tekniklerin ve yapıların temelinin bu tip yapı ve teknikler ile gelişme sağladığını görürüz. Bu yüzden yapılarımızı hem tasarlarken hem de inşa ederken.
Şantiyelerimiz de ki tüm uygulamalarda bu yapıların durumlarını göz önüne almalı ve bu modern yapıları eski yapım tekniklerinden ve mimari detaylardan esinlenerek yapmayı unutmamalıyız.
Yapıların modernleşmesinin en güzel unsurlarından birisi tarih bilincimizin olmasıdır. Tasarımlarda bu yapıların detayları izlenirse şayet mimarların daha fazla gelişme sağlayacağı düşüncesindeyim.
