Ayasofya mimarisi, tüm dünya ve uygarlıklar mimarisinin, en önde gelen yapılarındandır. Ayasofya mimarisi hem Hristiyan topluluklara hem de dini yapılara önem veren toplumlara bir yol gösterici olmuştur. Bilindiği gibi Ayasofya mimarlık alanında ve dünya kültür mirasları listesinde de değer olarak kalmaktadır.
Ayasofya mimarisi, tüm mimarlık tarihinin gelmiş geçmiş mimarlarına ilham veren ve ilhamı ile yol gösterici olan bir güce sahip. Eşsiz mimari özellikleri ve tasarımının ahenk’i ile tüm dünyada bir mimarlık çıkışı olmayı sağlamıştır. Bu durum neticesinde birçok inşaat çalışması ve mühendislik çalışması diğer binaların yapımına ve yapısal özelliklerinin oluşmasına örnek teşkil eden en büyük yapısal atılmalar diyebiliriz.
Özel yapıların ve tarihi yapıların kronolojik bir sıralaması olduğunu bilirsiniz. Hatta yıkılma, savaş, deprem gibi etkenlerden yıkılıp yeniden yapılırlar, bu ve bunun gibi etkenler yapının daha iyi çalışmalar ile güçlendirilip yıllar içerisinde ki yerini almasını sağlar. İşte Ayasofya da bu yolu izleyen yapılardan ve bu özelliği ile mimarlara ilham veren eşsiz yapısının ve cazibesinin güzelliği ile mest oluyoruz.
Ayasofya roma döneminde üç kere yapılmış olup devlet gücü ve simgesi olarak sürekli kubbe güçlendirmesi ve depremlerde aldığı ağır kayıplardan dolayı sürekli onarım görmüş ve yenilenmiştir.
OSMANLIDA AYASOFYA
Osmanlı devletine kadar kilise görevi gören yapı Doğu Roma İmparatorluğunun en büyük simgesi olarak uzun süre boyunca dini en büyük yapılar arasında kalarak yerini korumuştur. Osmanlı imparatorluğunun fethinden sonra kilise camiye çevrilmiş. Müslümanların ibadet hanesi olarak kullanılmıştır. Dış kısımlarından destekleme ve Müslüman yapısı olduğu izlenimi verilmek istediği için minareler yapılarak yapının hem bakımları yapılıp hem de desteklemeleri yapılmıştır. Bu sayede yapı kendi dengesini sağlarken aynı zamanda yapının islam inancına göre hizmet etmesi sağlanmıştır. Yapının karmaşık bir planı ve yapısal formu olmasının nedeni de sürekli depremlerden ve yıkılmalardan dolayı korumak adına yapıldığı düşünülmektedir.
Ayasofya bir çok dönem de çalışmalar yapılmış ve yenilemeler yapılırken aynı zaman da bir çok tahribata da açık kalmıştır. Bu durumdan dolayı da yapının bir çok yerinde bozulmalar olduğu için yapının formlarının korunması ve onarılması işi şimdilerde daha bilimsel ve koruma odaklı ilerlemektedir.
1500 yıl ayakta kalan Ayasofya yapısı ve mimari özellikleri sürekli her dönemin yada depremin etkisi ile değişkenlik göstermiş olup çalışmalarda sürekli yapının yara aldığı gözlenmiştir. 3
https://www.facebook.com/santiye.gunlugu.7
